Psikiyatride Tedavi

PSİKİYATRİDE TEDAVİ

Ruhsal Bozuklukların düzeltilmesi için çeşitli maddeler ve dua, muska, su sesi, müzik, bazı törensel aktiviteler gibi uygulamalar insanın varoluşuyla birlikte hep kullanılagelmiştir. Ağır taşkınlık belirtileri gösteren hastalar için uzun süreli hastane yatışları yapılmış, bazı kültürlerde hastalara çok kötü davranılırken, bazı toplumlarda çok insancıl sosyal destek uygulamalarının uygulandığı görülmüştür.  Günümüzde ise gelişen teknoloji sayesinde hem ruhsal rahatsızlıkların doğasının anlaşılmasında hem de sağaltım uygulamalarında çok gelişmeler kaydedilmiş ve etkisi bilimsel olarak kanıtlanmış terapi yöntemleri çok fazla çeşitlenmiştir. Bu gelişmelerin sonucunda hastanelere bağımlılık azalırken ayaktan, yaşanılan ortamda tedavi ön plana çıkmıştır.

Günümüzde psikiyatri pratiğinde kullanılan tedavi yöntemlerini biyolojik, psikolojik ve psikososyal olmak üzere 3 başlık altında toplamak mümkündür.

I-BİYOLOJİK TEDAVİLER

 1-İlaç Tedavileri(=psikofarmakoloji):

 İlk kullanılmaya başladığı 1950 li yıllardan bu yana tedavide bir çığır açmış ve hastanelerde yatarak tedavi oranını çok düşürmüş, mevcut hastalığı direkt etkisinin yanında hastaların psikososyal yaklaşımlar ve psikoterapi uygulamaları için daha uygun hale gelmesine katkı sağlamıştır. Günümüzde ilaçlar çoğunlukla psikoterapilerle birlikte kullanılır. Bunun sonucunda ilaç, sosyal yaklaşımlar ve psikoterapileri birlikte uygulayan ayaktan tedavi birimi Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri(TRSM) giderek daha işlevsel hale gelmeye başlamıştır. İlaç etkileri, yan etkileri konusunda bireylerin ve ailelerin yeterli bilgilendirilmemesi, bazı ilaçların kötüye kullanılması gibi nedenlerle “psikiyatrik ilaçlara karşı olma” gibi bir eğilim oluşmuştur (bu durum genelde bütün dünyada mevcuttur). Böylece bilimsel olmayan geleneksel tıp dışı uygulamalara yönelme, ilaç yan etkileri konusunda aşırı olumsuz sosyal medya etkileri gibi nedenlerle insanlar hak ettikleri tedavileri alamamaktadır. Bunun sonucunda rahatsızlıkların kronikleşmesi, bireylerin yaşam kalitesinin düşmesi, hatta tedavi olmamış depresyonlar nedeniyle intiharların artması gibi bedeli çok ağır sonuçlar doğmaktadır.

Psikiyatrik tedavide kullanılan ilaçlar:

Antidepresanlar:  Depresyon, kaygı bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, uyku bozuklukları gibi birçok rahatsızlığın tedavisinde kullanılmaktadır. Farklı biyolojik sistemler üzerinden etki eden çeşitli antidepresanlar arasında seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar: fluoksetin, paroksetin, sertralin, fluvoksamin, sitalopram ve essitalopram) ile serotonin ve noradrenalinin geri alımını birlikte engelleyen (SNRI’lar: venlafaksin, duloksetin) en yaygın olarak kullanılan gruplardır.

Anksiyolitik (kaygı giderici) ilaçlar: Bu ilaçlar; yaygın anksiyete bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, özgül fobi, sınav kaygısı ve panik bozukluk gibi kaygının kontrol edilemediği rahatsızlıklarda kısa süreli olarak kullanılmaktadır. Benzodiazepinler (diazepam(=nervium, diazem) alprazolam(=Xanax) en sık reçete edilen kaygı giderici ilaçlardır. Bununla birlikte, bu ilaçların sadece kısa vadede kullanılması amaçlanmıştır ve uzun süreli kullanımlarının bağımlılığa yol açması nedeniyle yeşil reçeteye tabi olarak satılmaktadırlar. Benzodiazepinlerin haricinde, bağımlılık riski taşımayan başka hidroxizin, buspiron gibi kaygı giderici ilaçlar da bulunmaktadır.

– Duygudurum düzenleyicileri:  Duygudurum dalgalanması yaşayan bireylerde ruh halini dengelemek ve önemli ruh hali değişimlerini (mani ve depresyon) önlemek amacıyla kullanılırlar. Bunların başında da Valproik Asit(=Depakin, Convulex), Karbamazepin(=Tegretol), Lamotrigine(=lamictal) ve Lityum tuzu yer alır.

– Antipsikotikler: Bu grup ilaçlar genelde gerçeği değerlendirme yetisi bozulan hastalarda kullanılır.  Klasik olarak şizofreni ve diğer psikotik bozuklukları tedavisinde kullanılırken, modern psikiyatride bipolar bozukluk, depresyon, kaygı bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk, madde kullanım bozukluğu ve yeme bozuklukları gibi birçok ruhsal hastalıkta da mevcut tedaviyi destekleyici olarak kullanılmaktadır. Yani size antipsikotik ilaç reçete edilmiş olması, şizofreni benzeri bir hastalığınız olduğu anlamına gelmez. Çoğu ruhsal bozukluklarda artık antipsikotik ilaçlar reçete edilebilmektedir.

2- Elektrokonvulsif Terapi (EKT)

Güvenli ve etkili bir tıbbi tedavidir. EKT tedavisine “elektroşok tedavisi” veya “şok tedavisi” de denilir. Yeni ilaçların kullanılır hale gelmesi ile EKT’ye ihtiyaç azalmıştır ancak İlaçların etkisiz kaldığı tedaviye dirençli depresyon, duygudurum bozuklukları, şizofreni hastalarında ve yoğun intihar düşünceleri olan durumlarda hala en etkin tedavidir. Hastane ortamında, anestezi altında ortalama 6-12 seans olarak yapılır. Geçici olarak kısa süreli hafıza kaybı yapar. Ancak beyin hasarı oluşturmaz.

3- Transkraniyal manyetik stimülasyon (TMS)

 Beyindeki sinir hücrelerini dışarıdan manyetik stimulasyon cihazı ile uyarmaya dayanan oldukça yeni bir tedavi yöntemidir. EKT’ ye   alternatif olarak düşünülür. Diğer tedavilere cevap vermeyene dirençli depresyon olgularında kullanılır.

4- Nörobiyofeedback (Nöroterapi)

 Bilgisayar ortamında beyin dalgalarının gözlenmesi ve kişinin bunları geribildirim aracı olarak kullanması sağlanır. Stres yönetimi ve dikkat kontrolü için kullanılır.

5- Parlak Işık Tedavisi(Fototerapi)

Psikiyatride en fazla mevsimsel duygudurum bozukluklarında kullanılır. Parlak ışık antidepresan ilaçların etkilerini artırır ve uyku kalitesinde düzelmeye yol açar.

 

II-PSİKOLOJİK TEDAVİLER (Psikoterapiler)

Kişinin biyopsikososyal sorunlarını ilişki ve iletişim ile düzeltmeye çalışan yöntemlerdir. Hem yatan hastalarda, hem de ayaktan tedavi koşullarında uygulanabilirler. Dört yüzden fazla çok farklı psikoterapi türü ve psikoterapi yaklaşımı olduğu kabul edilir. Bunlardan günlük klinik pratikte en yaygın kullanılanlar şunlardır:

– Bilişsel davranışçı terapi (BDT): Günümüzde halen kullanılan en yaygın psikoterapi yaklaşımlarından biridir. Birey, grup veya aile düzeyinde kullanılabilir. Temel olarak bireylerin sağlıksız, işlevsiz düşünce ve davranışlarını fark etmelerini ve bunların yerine daha yapıcı, uyum sağlayıcı düşünce ve davranışlar edinmelerini sağlamayı amaçlar.

– Göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme tedavisi (EMDR): Beyin, travmatik anıların çözülebilmesi için sağa-sola göz hareketleriyle uyarılır ve bellekteki anının yeniden işlenerek etkisinin azaltılması hedeflenir. EMDR tedavisi günümüzde travma sonrası stres bozukluğunun yanı sıra kaygı bozukluğu, depresyon gibi rahatsızlıklarda da kullanılmaktadır.       – Analitik yönelimli psikoterapi (=psikanaliz): Psikanalitik psikoterapide amaç, danışanın kişiliğindeki bilinçdışı özelliklerin farkına varmasını sağlayarak çatışmalarını çözmek, bu sayede kendini geliştirebilmesinin önünü açmaktır.

–  Aile ve çift terapisi: Aile üyelerinin ve birlikte yaşayan çiftlerin sorunları çözmek için bir terapistle buluştuğu bir psikoterapi türüdür.

– Kişilerarası terapi: Kişilerarası terapi, insanların ilişkilerdeki sorunlarına eğilmelerine yardımcı olur ve ilişkilerin kalitesini artırmak için yeni kişilerarası iletişim becerilerini öğretir.

– Kabul ve Kararlılık Terapisi(=ACT): Terapi sürecinde altı aşama ile psikolojik esneklik oluşturulmaya ya da var olan sınırlı esneklik düzeyi daha da genişletilmeye çalışılır. Temel amaç; belirtilere yol açtığı düşünülen düşünce veya duygulardan uzaklaşmak yerine, düşünce ve duygulara daha da yakından bakarak belirtiler ile zorlayıcı düşünceler–duygular arasındaki ilişkinin dönüştürülmesidir.

– Grup terapileri:

Genellikle öfke yönetimi, ergenlik, sosyal kaçınma, bağımlılık, belirgin bir hastalıkla baş etme vb. belirli konulara odaklanarak bir terapist öncülüğünde yapılan terapilerdir. Çok kalabalık olmayan kişi ile (ortalama6-8) yüz yüze etkileşim, şimdi ve burada ilkesi temelinde dürüstlüğü, duygusal ifadeyi ve üyeler hakkındaki duyguların açıkça ifadesini teşvik ederek yapılır. Yalnız değilim duygusunu yaşama, başkalarını düşünme, sosyalleşme becerilerinin gelişmesi, ilişkisel öğrenmeler gibi gruba özgü tedavi edici etkilerle işlev görür.

Online terapiler : İnternet tabanlı uzaktan psikolojik yardım uygulamaları çok yenidir. Henüz uygulama standartları ve etik kuralları belirlenmemiştir. Ulaşım kolaylığı en önemli avantajıdır.

– Varoluşçu psikoterapi : Varoluşçu felsefenin temellendirdiği ve ilişki üzerinden yürüyen bir terapidir. Bireyin yaşamda var olmasından kaynaklanan endişelere odaklanan dinamik bir terapi yaklaşımıdır. Temel amacı bireyin eyleme geçme özgürlüğü ve sorumluluğunun risklerini kabul etmelerini sağlamak, yaptıklarının farkındalığını kazandırmaktır.

– Davranışçı terapi: Klasik koşullanma ve edimsel koşullanma davranışçı terapinin ana kavramlarıdır. İnsan davranışlarının duygusal yönü ve iç görüye hiç girmeden, uyumlu ya da uyumsuz tüm davranışların öğrenildiği varsayılır. Uygun öğrenme durumları sağlanıp, egzersiz yaptırılarak uygunsuz davranışların değiştirilmesi amaçlanır.

– Birey odaklı terapi: Her insanın biricik ve özünde iyi olduğunu temel kabul ederek insanın olduğu gibi kabul edildiği ve yargılanmadığı bir ortamda bireyin kendi gerçek kavramı ile algıladığı kendilik kavramı arasındaki uyumu sağlaması amaçlanır.

– Duygu odaklı terapi: Duyguların davranışlarımızı yönlendiren birinci etken olduğundan hareketle bireyin duygularını daha iyi tanıması, kabullenmesi, anlamlandırması ve duygularını yönetmeyi başarmasıyla ruhsal sağlığın düzeltilmesini hedefler.

– Pozitif psikoterapi (PPT): İçinde diğer terapi kuramlarını barındırmakla birlikte aynı zamanda kendine özgü prensip ve müdahale yöntemleri olan kaynak-yönelimli ve çatışma-çözüm temelli bir terapi yaklaşımdır. Temel odak noktası olumlu olanı bulmak ve rahatsızlıkları pozitif olarak yeniden yorumlamak ve en nihayetinde danışanın yaşamında dengeye ulaşmasına yardım etmektir.

– Kriz Müdahale Psikoterapisi : Kriz “bir olay ya da duruma bağlı olarak ortaya çıkan, bireyin başa çıkma becerilerini geçici olarak yetersiz kılan, yoğun bir belirsizliğin yaşandığı karmaşık bir dönem” olarak tanımlanır. Ve etkilenen bireylerin ruhsal yönden çözümlenmesi, kriz öncesi fonksiyonlarına geri getirilmesi için acil müdahale gerekir. Kişi hasta olarak değil, sorunları olan yardım ve yol göstericilik ihtiyacında birisi olarak ele alınır.

III-PSİKOSOSYAL TEDAVİLER

 – Psiko-eğitim(=Ruhsal Eğitim) : Hasta ve yakınlarının rahatsızlık hakkındaki yetersiz ya da yanlış bilgilenmelerini gidermenin en etkili yolu psiko-eğitim vermektir. Ruhsal eğitim hasta ve yakınlarına hastalık hakkında güncel bilgi ve deneyimlerin aktarılmasıdır. Amacı hastalığın daha iyi anlaşılması, tedavinin bilinçli bir şekilde sürdürülerek aile ve çevre desteğiyle düzelmenin  sağlanması, gereksiz paniklerin, tekrar hastalanmanın önüne geçilmesidir.

– Sosyal destek grupları : İlaç tedavilerine ve psikoterapilere ek olarak bazı destek grupları ve 12 adımlı programlar hem iyileşme hem de iyilik halinin devamını sağlamakta çok işe yararlar. Grup ortamının sağlayacağı kaynaşma, ait olma duygusu, karşılıklı öğrenme ve yardımlaşma, ortak paylaşımın sürekliliği gibi süreçlerin tekrarlamaları önleme ve yaşam kalitelerini arttırma üzerine çok olumlu etkileri olmaktadır. Özellikle alkol-madde kullanım bozuklukları, kumar, internet bağımlılığı gibi davranışsal bağımlılıklarda yaygın olarak kullanılır. Adsız Alkolikler (AA), Adsız Narkotikler (AN) grupları 12 aşama üzerine inşa edilmiş standart yapılarıyla ve yaygın organizasyon ağıyla en popüler olanlarıdır.

– Psikososyal Beceri Eğitimi : Toplumsal ve mesleki işlevsellikleri fazlaca bozulmuş ve yeti yitimi olan mental gerilik, şizofreni vb. hastalıklarda uygulanan bağımsız yaşama becerilerini arttırmaya yönelik olarak geliştirilmiş bireysel eğitim uygulamalarıdır. Karmaşık ilişki becerilerini küçük parçalara bölerek, basitten karmaşığa doğru aşama aşama beceri kazandırmayı amaçlar. Ruhsal ve toplumsal becerilerin kazanılması bazı bireyler için hastalık sürecinde kaybedilmiş olanların yerine konması şeklinde olabilirken bazıları için de zaten gelişmemiş olan becerilerin kazanılması şeklinde olacaktır.

 

IV-GELENEKSEL, TAMAMLAYICI ve ALTERNATİF TEDAVİLER

Tamamlayıcı tedavi, tedaviyi yürüten hekimin önerisiyle mevcut kanıta dayalı tıbbi tedavinin yanında kullanılabilecek yöntemler anlamına gelir. Vitamin destek tedavileri, düzenli egzersiz yapma(her gün 30-45 dakika tempolu yürüyüş), hipnoz, nefes ve gevşeme egzersizleri, yoga, meditasyon, dua, masaj, dışa vurumcu yöntemler (su, müzik, sanat terapileri) bunların başlıcalarıdır. Özellikle düzenli egzersiz yapmanın depresyon ve kaygı bozukluklarında etkinliği konusunda kanıta dayalı olarak çok fazla bilgi vardır.

Psikiyatrist önerisi olmadan bireylerin bilgi ve kültürüne bağlı olarak yaygın kullanılan pek çok yöntem vardır. Alternatif tedaviler diye adlandırılan bu uygulamalar öncelikle insanların ruh sağlığı alanındaki eksik, yanlış bilgilenmesinden kaynaklanır. Ayrıca yeterli ve kaliteli ruh sağlığı hizmetinin verilememesi (sağlık çalışanlarının hastalarına yeterli süre ayıramaması, yetersiz yatak kapasitesi vb.), çarpıtılmış sosyal medya yönlendirmeleri, kullanılan ilaçların yan etkilerinin aşırı abartılması gibi nedenlerden dolayı, hastaların geleneksel ve alternatif yöntemlere olan ilgisi artmıştır. Bunların başlıcaları; muska, kurşun dökme, türbede yatırma, fitoterapi (=bitkisel terapiler: sarı kantaron, ginka biloba, melisa, papatya, adaçayı, karabaş otu, safran, zerdeçal vb.), aroma terapi, akupunktur, ozon terapi..  

Bütün bu uygulamaların kişilerin maddi-manevi istismara uğramalarının dışında tıbbi açıdan  en önemli zararı, tanı konmasının gecikmesi sonucu oluşacak kronikleşme, kişinin kendine ve çevrsine zarar vermesi, intihar olgularının artmasıdır. 

 

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir