KAYGI BOZUKLUĞU TEDAVİSİ

Kaygı(=anksiyete), yaşamımızı sürdürmemizi, tehlikelere karşı korunmamızı sağlayan ve otonom sinir sistemi dediğimiz beynimizin bir bölümü tarafından düzenlenen işlevlerdir. Tehdit veya tehlike karşısında duygusal, davranışsal ve fiziksel alanlarda otomatik olarak ortaya çıkan birtakım öznel yaşantıları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Genelde kaygı (korku, stres, bunaltı, endişe) insanın hayatta kalması ve soyunu sürdürmesi açısından doğal ve vazgeçilmez bir tepkidir. Kaygı olmadan hayatta kalmak mümkün değildir.

Kaygı yaşayan bir insan endişe, sinirlilik-gerginlik hisseder; tehlike yaratan durum veya nesne dışında herhangi başka bir şey üzerine yoğunlaşamaz. Birtakım hormonların etkisiyle sinir sisteminin acil korunma yapısı olarak çalışan otonom sinir sistemi uyarılır ve genellikle savaş ya da kaç olarak adlandırılan klasik stres tepkisi ortaya çıkar. Bu stres tepkisi, tehdit ve tehlike oluşturan şeyle savaşma veya ondan kaçma sırasında işimize yarayacak birtakım fizik değişimleri ve bedensel kaynakları harekete geçirir.

KAYGI BOZUKLUKLARI

-Kaygının belirtileri: İshal, ağız kuruluğu, baş dönmesi, sersemleme hali, terleme,  kas gerginliği, tansiyon yükselmesi, çarpıntı, midede rahatsızlık (kelebekler uçuşuyormuş hissi), göz bebeklerinde genişleme, titreme, bayılma hissi , sık idrara çıkma, kol ve bacaklarda yanma, karın ağrısı, dikkat dağınıklığı, çevreye ve kendine yabancılaşma algısı, konsantrasyon güçlüğü , delirme, ölme korkusu, unutkanlık, donakalma. Bütün bu belirtiler bedeni korumaya yönelik olarak otonom sinir sistemi işlevlerinin kişi tarafından yaşanan, hissedilen boyutudur ve normaldir. Bu sistemin kişide oluşturduğu belirtilerin kişi tarafından değişik, tehlikeli algılanması sonrası Kaygı Bozukluğu dediğimiz rahatsızlıklar oluşur.

Nedenleri, risk faktörleri : Kaygı bozukluklarının ortaya çıkışında birden çok faktörün rol oynadığına inanılır. Genetik, ailesel geçmiş ve yetişme biçimi, şartlanma, son dönem stresleri, kişisel inanç ve tutumlar, duygularını ifade edebilme yeteneği kaygı bozukluklarının ortaya çıkışında önemli olan faktörlerdir.

Ailede kaygı ve depresyon hikayesi genetik bir yüklülüğe ve riske işaret eder. Cinsiyet kaygı bozukluklarında önemli bir diğer risk faktörüdür. Kaygı bozukluklarının kadınlarda görülme sıklığı erkeklere göre yaklaşık iki kat fazladır.

Yaşam içinde karşılaşılan stresler; örneğin sosyo-ekonomik çöküntü, hastalıklar, aşırı sorumluluk alış, gönülsüz işsizlik, birikmiş stres, değişen toplumsal yaşam biçimimiz, toplumsal değişimlere uyum zorlukları, sosyal beklentiler, kişiler arası rekabet, mükemmelliyetçilik, evlilik içinde yaşanmaya başlayan rol değişiklikleri, belirgin kişisel kayıplar, yetersiz sosyal destek de çevresel risk faktörleridir. Stres yaratan yaşam olayları hem fizik hem psikiyatrik hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olabilirler.

YAYGIN KAYGI (anksiyete) BOZUKLUĞU

Yaygın Kaygı Bozukluğunda belirtiler çok sayıda ve çeşitlidir. Hastalar huzursuz ve gergin bir görünüme sahiptir. Gerçek bir neden yokken ya da nedeni olsa bile durumla uygunsuz ve aşırı, kontrol edilemez nitelikteki endişe hastalığın temel belirtisidir. Çoğu zaman kişi endişelerinin aşırı olduğunun farkındadır, ancak endişelenmelerini denetleyemezler ve bir türlü sakinleşemezler. Çevrelerinde “aşırı evhamlı” olarak tanınırlar. Yorgunluk, dikkat bozukluğu ve konsantrasyon güçlüğü, en ufak sesle kolayca irkilme, uykuya dalamama ve gece sık sık uyanma diğer önemli belirtilerdir.

Bu şikayetlere sıklıkla sanki fiziksel bir hastalık varmışçasına yorgunluk, baş ağrısı ve kas ağrıları, yutma güçlüğü, titreme ve seyirmeler, terleme, tahammülsüzlük, bulantı, sersemlik hissi, sıcak basması gibi bazı bedensel belirtiler eşlik eder. Sıklıkla kendilerini diken üstünde hissederler, tepkileri aşırıdır. Aşırı endişe genellikle sağlık, aile, para ya da iş gibi konularla ilgilidir. Denetlenemez nitelikte olan endişe hali en az altı ay boyunca hemen her gün vardır ve gün boyunca sürer. Hastalığın oluşmasında “kalıtsal etkenler, kişinin biyolojik yapısı, kişilik özellikleri ve stres verici yaşam olayları” etkilidir. Diğer Kaygı bozukluklarına göre daha ileri yaşta başlar. Yaşlılıkta en sık görülen kaygı bozukluğudur ve sıklıkla depresyonla birlikte bulunur.

Hastalar yorgunluk, gerginlik, kas ağrısı ve baş ağrısı gibi bedensel belirtiler nedeniyle çoğu zaman psikiyatri dışı branş hekimlerine başvururlar ve doğru tanının konması ve uygun biçimde tedavi edilmesi gecikebilir.  Tedavisinde ilaç, psikoterapiye ek olarak destekleyici yaklaşım ve gevşeme egzersizleri önerilir.

Kaygı Bozuklu Tedavisi İçin ilaçlı ve ilaçsız tedavi seçenekleri bulunmaktadır. Kaygının yoğunluğu, tipi, seyri ve diğer başka sorunlara eşlik etmesi gibi faktörlere göre tedavi seçenekleri değişmektedir.

Kaygı bozukluğu tedavisinde ilaçsız olarak uyguladığım tedavi Bilişsel Davranışçı Terapi modelidir.  İlaçlı tedavi seçenekleri ise yukarıda sözünü ettiğim faktörlere göre değişkenlik göstermekte ve hasta ve danışanımın durumuna özel olarak ayarlanmaktadır. Bursa’da Kaygı Bozuklu Tedavi seçeneği arayışı içinde iseniz doğru adrestesiniz. 

34 YILLIK MESLEKİ DENEYİM
PSİKİYATRİST VE PSİKOTERAPİST
GÜVENİLİR VE PROFESYONEL YAKLAŞIM
İLAÇLI VE İLAÇSIZ TEDAVİ YAKLALIMI

RANDEVU İÇİN ARAYIN
0224 257 54 54

PSİKİYATRİST DR. YUSUF KALA

HAKKIMDA BİLGİ ALMAK İÇİN TIKLAYIN